22 yaşındaki Hande’nin, 14 yaşındaki Şeker’in, 2 yaşındaki Liva’nın ve 2 aylık Bera’nın annesi. Söz yazarı, besteci, yorumcu ve şimdi de iş kadını... Niran Ünsal, hakkında bilinmeyenleri anlattı...
*4’üncü çocuğunuzu kucağınıza alıp hemen yeni albümünüzü çıkardınız. Zor olmadı mı?
Art arda 2 doğum yaptım. Hem bebek, hem albüm… Lohusalığımı yaşayamadım.
*Popüler bir şarkıcı olarak, konserden konsere koştururken 4 çocuk yaptınız. Kariyerinizin zedeleneceğinden korkmadınız mı?
Çocuklarım olmasa hayatta olmazdım.
*Neden?
Yanlış yapacağım bir durumda, çok üzüldüğüm, bunaldığım, intihar etmeyi düşündüğüm bir durumda çocuklarım var diyerek durdum ben. Onlara kim bakar, kim ilgilenir dedim hep. Ölümü düşündüğümde hayata tutunma sebebim oldu çocuklarım. Onlar olmasaydı hayata tutunma sebebim olmayacaktı. Kariyer konusunda ise Ajda Pekkan’ın bir röportajını okumuştum. Ben Ajda Pekkan’a hayatımı verdim demiş. Çünkü başka hiçbir şey yok yapabileceği. Çocuk yok, anne baba hayatta değil, kardeş bir süre sonra göçüp gidiyor.
*Size ölümü düşündüren neydi?
Annem…
Gerçek bir yaprak dökümü yaşadım
*Nasıl yani?
Annemle çok uzun yıllar küs kaldım. Çünkü benim İstanbul’a gelmemi istemiyordu. Kötü yola düşerim diye korkuyordu. Babasız büyüdüğümüz için bunlar daha çok korkutuyordu. Hep benimle çatışma halindeydi. Hatta çocuğumu bile yanıma vermek istemedi. Ayakta duramam sandı.
*Ne kadar küs kaldınız?
Uzun yıllar küs kaldık. Hep bir çatışma halindeydik. O dönemde düşündüm ölümü.
*Sonra nasıl barıştınız?
Başarılarımı görünce destek vermeye başladı. Peş peşe babam, annem, amcalarım, halam, anneannem… Hepsini kaybettim. Yaprak dökümü gibi hayatımın en önemli kişileri göçüp gitti. Artık o kadar kanıksadım ki bu durumu; annemin ölümünde yıkılacağımı düşündüm. İçsel olarak çok yıkıldım ama kimseye hissettirmedim.
*Nereden güç aldınız o dönemde?
Yaradan’dan…
ADAM YERİNE KONMAK İÇİN YAŞIMI BÜYÜTTÜM
Küçük yaşta İstanbul’a geldiğinizde ne gibi zorluklar yaşadınız?
İstanbul çok büyük bir metropol. 1994 yılında geldim. 19 yaşındaydım. Gerçekten bir kurtlar sofrasıydı. İnsanlara yıllarca yaşımla ilgili yalan söyledim. Beni adam yerine koysunlar diye 25 yaşındayım dedim. Şöhret ve kariyer için hiçbir kimliğin yanında durmadım. Sadece kendi meziyetim ve altın bileziğimle bir yerlere gelmek istedim. Niran Ünsal dediğiniz zaman insanlar önce ‘Aaa çok iyi yorumcudur, iyi de besteleri vardır’ diyor. İşte bu benim için en büyük hazine. Bunu ortaya çıkarmak benim için gerçekten çok zordu. Tek başına mücadele etmek... Aileden hiç kimsenin yanında olmaması…
Bizimki gibi bir yapım şirketi daha yok
O zorlu günlerden sonra şimdi kendi müzik şirketini kuran, şarkı sözünü, bestesini yapan bir yorumcusunuz…
Evet, NÜ Müzik Prodüksiyon’u eşim İbrahim Gugu ile birlikte kurduk. Müzik sektöründe, her türlü olumsuzluğa rağmen ayakta durmayı başarabilen, kendi ilkeleri olan, her zaman müziğe, kalıcı işlere imza atmayı hedeflemiş bir yapım şirketiyiz. Unkapanı’ndaki köle Isaura sözleşmeleriyle sanatçıları mağdur eden, insanlara haklarını vermeyen şirketler gibi değil; tamamen sanata, sanatçıya, fikir ve sanat eserlerine hakkını her zaman vermeyi gözeten bir şirketiz. Bizim gibi yapım şirketi, sektörde yok denecek kadar az. Belki de ilkiz. Gerçekten hedefleri olan, başarıyı hedefleyen bir şirketiz. Dileğim daha uzun yıllar, daha evrensel işler de yapabilmek. Dünyaya açılmak. Doğru yolda yürümek bizim ilkemiz.
Artık çok büyük kahkahalarla gülemiyorum
*Dışarıdan bu kadar güçlü olan insanlar, içlerinde daha kırılgan olurlar…
Ben her şeyin bir karşılığı olduğuna inanıyorum. O yüzden acının sonunda mutlaka bir mutluluk vardır. Gülümsemenin arkasında mutlaka bir gözyaşı vardır. Kendimi bunlara o kadar alıştırmışım ki çok sevineceğim bir olayda bile bir duruyorum. Hayatta artık çok büyük kahkahalarla gülemiyorum. Hep küçük tebessümlerle yaşıyorum. Bunun arkasından ne gelecek diye düşünüyorum. Hayat beni bu karaktere bürüdü.
*Böyle yaşamak zor değil mi? Hep kötü bir şey olacak tedirginliğiyle…
Ben iyiyim böyle…
LÜKS HAYATTAN KAÇTIM, KÖYE YERLEŞTİM
*Eşiniz ve 4 çocuğunuzla bir köy evine taşındınız. Neden böyle bir karar aldınız?
Köy hayatı yaşıyoruz. İstanbul’da hem trafik hem de hava kirliliği söz konusu. Biraz da çocukları düşündüğümden dolayı. Aslında kendim de böyle yaşamayı seviyorum. İstanbul’da Riva yolu üzerinde bir köy evimiz var. Yumurtalar tavukların altından, sütler ineklerden... Her şey organik. Muhteşem bir köy hayatı yaşıyoruz. 3 katlı bir evimiz var. Ultra lüks bir yaşamımız yok. Biz de çocukların vesilesiyle sebepleniyoruz. Yoğurdumuzu kendimiz mayalıyoruz. Maydanozlar domatesler, biberler... Çok mutluyuz.
Arapça ve İngilizce şarkı söyleyeceğim
*Dünyaya açılmak çok iddialı. Nedir projeleriniz?
Biz bugüne kadar ilahi aşkın suretleri üzerinden birçok hikaye anlattık. Yani kadın ve erkek hikayeleri anlattık. Aşk, acı, mutluluk, ihanet… Bunları anlattık. Ancak gerçek aşkı, ilahi aşkı anlatmayı unuttuk. Adı ‘Aşk’ olan bir proje planlıyorum. Etnik bir projedir, klasik bir Niran Ünsal albümü değildir. Önce Avrupa, Ortadoğu pazarı ve daha sonra dünya pazarına açılacak bir albümdür. Şarkıları Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak 3 dilde söyleyeceğim .
Çalıştığım kadar kazansaydım şatoda otururdum
*Bir besteci olarak telif hakları konusunda ne düşünüyorsunuz?
Benim için manevi doyum daha önemliydi. Maddi olarak, performansıma göre kazandığım, devede kulak.Sistem olarak dünya standartları ölçüsünde değiliz. Telif hakları konusunda Avrupa ülkeleri ya da Amerika’nın sağladığı olanaklar bizde yok. Onların yaptığının ancak yüzde 3’ünü yapabiliyoruz. Beatles grubunun üyesi 25 saniyelik bir intronun telifi sayesinde bir şatoda yaşıyor. Benim şarkım Youtube’da 10 milyon tıklanıyor, kazandığım para 5-6 bin lira gibi komik bir rakam. Ben de aynı durumda olabilirdim.
GÜLDEN AVUÇ / BUGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder